Az önce bir sosyal paylaşım sitesinde okuduğum "isim vermiyorum reklam olmasın :)" güzel bir yazıyı burdan da paylaşayayım dedim, belki fazladan bir kişiye daha ulaşmasına vesile oluruz. Bu güzel Cuma akşamında keyifli keyifli okumanız ve bilinçlenmeniz dileğiyle...
İyi Akşamlar
BİR PİRİNÇ TANESİ"
Ben beş yaşında idim. Babaannem rahmetli pirinç ayıklıyordu. Bir tane yere düştü. Babaannem eğildi aramaya başladı. Sağa bakıyor sola bakıyor bulmaya çalışıyor.... Çocukluk işte
Ben beş yaşında idim. Babaannem rahmetli pirinç ayıklıyordu. Bir tane yere düştü. Babaannem eğildi aramaya başladı. Sağa bakıyor sola bakıyor bulmaya çalışıyor.... Çocukluk işte
'aman babaanne' dedim. 'Bir pirinç tanesi için bu kadar caba harcamaya yorulmaya değer mi?'
Rahmetli ilk defa sertleşti bana karşı öfkeyle doğruldu.
'Sen oturduğun yerden ahkâm kesiyorsun ' dedi. 'Hiç pirinç üretilirken
gördün mü? İnsanlar ne kadar zorluk çekiyorlar. Bir pirinç tanesinde kaç
insanin göz nuru alın teri emeği çilesi var biliyor musun?'
Utancımdan kıpkırmızı olmuştum.
Aradan yıllar geçti. Hukuk Fakültesinde öğrenciyim.
Alain'in proposlarini okuyorum. Birden irkildim.
Babaannemi hatırladım. Alain bir insan yerde bir iğne görüp de eğilip almazsa bütün uygarlığa karşı ihanet etmiş olur diyordu.
Alain'in proposlarini okuyorum. Birden irkildim.
Babaannemi hatırladım. Alain bir insan yerde bir iğne görüp de eğilip almazsa bütün uygarlığa karşı ihanet etmiş olur diyordu.
İlave ediyordu. Bir iğnenin üretiminde binlerce insanın alın teri göz nuru el emeği vardır diyordu.
On dokuz yıl evveldi. Stockholm'e gitmiştim. Bir otele indim. Geceydi.
Sabahleyin traş olmak için lavaboya gittiğimde aynanın yanında ilginç
bir not gördüm.
Lütfen diyordu traştan sonra jiletinizi çöpe
atmayın. Yanda bir kutu varoraya bırakın.Bir tek jiletle dahi olsa İsveç
çelik sanayisine yardımcı olun.
Doğrusu hayretler içinde kaldım.
Çocukluğumdan beri çelik eşya denince akla İsveç çeliği gelir. Birçok
eşya üzerinde 'İsveç çeliğinden yapılmıştır' diye yazardı.
İşte o ülke kullanılmış bir tek ufacık jiletin bile çöpe gitmesini istemiyor ona sahip çıkıyorgelen turistlere rica yollu uyarıda bulunuyordu.
İşte o ülke kullanılmış bir tek ufacık jiletin bile çöpe gitmesini istemiyor ona sahip çıkıyorgelen turistlere rica yollu uyarıda bulunuyordu.
İsviçre'de zaman zaman belli periyotlarda radyolar televizyonlar bir haberi duyurur.
Şu tarihte su saatte adamlarımız gelecek. Siz lütfen hazırlığınızı
yapın. Okumadığınız ilgilenmediğiniz kullanmadığınız ne kadar kitapdergi
gazete varsa kâğıtambalajkutu varsa velev kibir ilaç prospektüsü dahi
olsa kapının önüne koyun. İsviçre'nin kalkınmasına yardımcı olun.
Fazla ağaç ziyanına engel olun.
Fazla ağaç ziyanına engel olun.
Japonlar son derece sade basit yalın mütevazı yaşayan insanlardır.
Evlerini mobilya ile eşya ile dolduranlar Japonlara göre ruhen tekamül
edememiş hayatın manasını anlayamamış zavallı kimselerdir. Böyleleri ile
zavallı evini mezat salonuna çevirmiş diye eğlenirler. Bir insanın
gösteriş için eşyanın esiri olması ne kadar acıdır.
Vaktiyle Japon ekonomisi bir darboğazdan geçiyor. İç borçlar dış borçlar gırtlağı aşıyor. Zamanın başbakanı meclisi toplar.
Kürsüye çıkar. Durumu olanca açıklığı ve tehlikeleri ile anlatır ve şu andan itibaren der Tanrı şahidim olsun ki Japonların iç ve dış borçları son kuruşuna kadar ödenmeden pirinçten başka bir şey yemeyeceğim. Şu üstümdeki elbiseden başka elbise giymeyeceğim.
Kürsüye çıkar. Durumu olanca açıklığı ve tehlikeleri ile anlatır ve şu andan itibaren der Tanrı şahidim olsun ki Japonların iç ve dış borçları son kuruşuna kadar ödenmeden pirinçten başka bir şey yemeyeceğim. Şu üstümdeki elbiseden başka elbise giymeyeceğim.
Dediklerini yapar
en üstten en alta bir israftan kaçınma kampanyası açılır. Japonya bütün
borçlarını öder. Bu durumun toplumun bütün kesimlerini tek istisna
olmadan kapsadığını söylemeye gerek yok.
Geçenlerde Japon imparatorunun sarayını gördüm. Yarabbim ne kadar sade ne kadar mütevazı ne kadar gösterişten uzak.
Gerekmediği halde elektriği yakmakla Suyu kapamadan boş yere akıtmakta
Gece çamurlu ayakkabılarımızı temizlemeden yatmakla Yemek yediğimiz
kapları yıkamadan bırakmakla biz de zalimler sınıfına geçmiyor muyuz?
Hayat çok ince akıl almaz incelikte ipliklerle örülmüştür.
Her şey o kadar birbirine bağlıdır ki İlkokul okuma kitabımızdaki bir sözü hiç unutmadım.
Bir mıh bir nalı kurtarır.
Bir nal bir atı,bir at bir komutanı,
bir komutan bir orduyu,
bir ordu bir ülkeyi kurtarır diyordu . . .
Bir nal bir atı,bir at bir komutanı,
bir komutan bir orduyu,
bir ordu bir ülkeyi kurtarır diyordu . . .
Maddi durumumuz ne olursa olsun ister zengin olalım ister fakir hepimiz çok dikkatli olmak zorundayız.
Bunda parayı da, maddiyatı da aşan büyük bir edep ve incelik vardır...
Anonim
Yorumlar
Yorum Gönder